Böbrek Karın Boşluğunda Mı? Bazen bedenimizle ilgili sorular sormak, yanlış bilinen şeyleri keşfetmek oldukça eğlenceli olabilir. Özellikle de sıkça duyduğumuz, ancak netleştiremediğimiz şeylerle karşılaştığımızda, merakımız daha da artar. Bugün, böbreklerin karın boşluğunda olup olmadığını soracağız. Basit bir soru gibi görünebilir, ama cevabı öyle net değil. Bu yazıda, erkeklerin objektif ve veri odaklı, kadınların ise duygusal ve toplumsal etkiler odaklı yaklaşımlarını da karşılaştırarak konuyu derinlemesine ele alacağız. Hazırsanız, bedenimizin sırlarına bir yolculuk yapalım! Erkeklerin Objektif ve Veri Odaklı Yaklaşımı Erkekler genellikle sağlık konularına daha objektif bir bakış açısıyla yaklaşırlar. Böbreklerin yerini sorduğumuzda, çoğu zaman bir anatomik cevapla karşılaşırız. Böbrekler, vücutta karın…
Yorum BırakGünlük Yolculuk Yazılar
“Bende ki” mi, “Bendeki” mi? TDK’ya Cesur Bir Bakış ve Yazımın Bilimi Şunu net söyleyerek başlayayım: Yazım yanlışlarının çoğu “dikkatsizlikten” değil, kuralın arkasındaki mantığı kavrayamamaktan doğar. “Bende ki nasıl yazılır TDK?” sorusu da bunlardan biri. Tartışma açıyorum: Kuralları ezberlemek yerine, dilin işleyişini bilimsel olarak anlatsak; “bendeki” meselesi hâlâ bu kadar karışır mıydı? Hızlı yanıt: Doğru yazım “bendeki” şeklindedir; “bende ki” yanlıştır. TDK Kuralının Özeti: “-ki” Ne Yapar, Neden Bitişik? Bilimsel lensle başlayalım. Türkçede iki farklı ki vardır: Bağlaç olan “ki” cümleleri bağlar ve ayrı yazılır: “Biliyorum ki doğru.” İlgi zamiri/sıfatı “-ki” ise önceki isim ya da zamiri niteleyip bitişik yazılır:…
Yorum BırakBilinen İlk Hititçe Cümle Nedir? Psikolojik Bir Mercekten İnsanın İletişim İhtiyacı Üzerine İnsan davranışlarını çözümlemeye çalışan bir psikolog olarak, dilin sadece bir iletişim aracı olmanın ötesinde, insan psikolojisi üzerindeki etkilerini derinlemesine merak ediyorum. Dil, yalnızca kelimeler ve cümlelerden ibaret değildir; düşüncelerimizi, duygularımızı ve toplumsal bağlarımızı şekillendirir. Peki, tarih boyunca ilk kez bir dilin yazıya dökülmesi, toplumsal yapıyı, bireysel duyguları ve bilişsel süreçleri nasıl etkiler? Hititçe, MÖ 2. binyılda, Orta Anadolu’da konuşulan ve bilinen ilk cümlelerinden biriyle, belki de insanlık tarihinin ilk yazılı düşünsel ifadesini oluşturmuş oldu. Peki, bu ilk Hititçe cümle bize ne anlatıyor? Hadi gelin, bu soruyu psikolojik bir…
Yorum BırakBazen bir hikâyeyi paylaşmak, sadece geçmişi hatırlamak değil; aynı zamanda bugünü anlamanın en güçlü yollarından biridir. Şimdi sizi, Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu’nun kalbinde doğan bir hikâyeye götürmek istiyorum. Bu hikâye sadece gazete sayfalarında değil, insanların yüreklerinde yankılanmış, umutları beslemiş, mücadeleye ışık tutmuştur. Bir Şehrin Sessizliği ve İlk Kıvılcım Sivas’ın sokaklarında o yıllar ağır bir sessizlik vardı. İşgaller, haksızlıklar ve belirsizlik… İnsanlar çaresiz görünse de içten içe büyük bir arayış içindeydi. İşte tam da bu ortamda, 4 Eylül 1919’da Sivas Kongresi toplanmış ve milletin bağımsızlık iradesini haykırmıştı. Bu sesin kalıcı olması için bir gazetenin doğması gerekiyordu: İrade-i Milliye. Hikâyemizde Ali adında…
Yorum BırakZiya Gökalp Neyi Savunuyor? Kökenler, Bugün ve Yarın Üzerine Samimi Bir Sohbet Bir akşamüstü sofrada, konu dönüp dolaşıp “Biz kimiz ve nereye gidiyoruz?” sorusuna geldiğinde, Ziya Gökalp’in adı mutlaka anılır. Çünkü o, yalnızca bir düşünür değil; “millet”, “kültür” ve “medeniyet” hakkında sorduğumuz zor sorulara yol gösteren, masadaki dostlardan biri gibi konuşan bir rehberdir. Bu yazıda, Gökalp’in neyi savunduğunu; fikirlerinin nereden beslendiğini, bugün nasıl yankılandığını ve gelecekte hangi kapıları aralayabileceğini birlikte, samimi bir sohbet tonunda açalım. Özetle: Ziya Gökalp, kültürel milliyetçiliği (Türkçülük), “kültür–medeniyet” ayrımını, dayanışmacı toplumsal yapıyı ve halkçılığı savunur; dini toplumsal ahlakın bir unsuru görür, ulusu dil–kültür birliği üzerinden tanımlar…
Yorum BırakHukema Osmanlıca Ne Demek? Felsefi Bir Bakış Açısıyla İnceleme Filozofların Dilinde ‘Hukema’: Bilgelik ve Toplum Filozofların bakış açısına göre dil, sadece iletişimi sağlamak için kullanılan bir araç değildir. Dil, aynı zamanda bir toplumun düşünsel yapısının ve değer sisteminin yansımasıdır. Kelimeler, gerçekliği anlamlandırma biçimimizi şekillendirirken, aynı zamanda o toplumun felsefi, etik ve ontolojik düşüncelerini de barındırır. Bugün inceleyeceğimiz kelime, Osmanlı Türkçesinde sıklıkla rastlanan ‘hukema’ kelimesidir. Peki, ‘hukema’ ne anlama gelir ve bu kelimenin felsefi temelleri nelerdir? ‘Hukema’, Osmanlıca’da bilge, hikmet sahibi insanları ifade eden bir terimdir. Ancak, bu kelimenin içindeki anlamın daha derinlere indiğimizde, bir toplumun etik, epistemolojik ve ontolojik sorgulamalarına…
Yorum BırakBir tarih sayfasını çevirdiğimizde, sadece geçmişi değil, geleceği de okumaya çalışırız. Bugün sizlerle birlikte, Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli bürokratik makamlarından biri olan “Sadaret Kethüdası”nı konuşurken, aslında geleceğin devlet düzeni, liderlik anlayışı ve toplumsal organizasyonu hakkında da düşünmek istiyorum. Gelin, birlikte bir beyin fırtınası yapalım: Geçmişin bu etkili makamı bugün yaşasaydı, geleceğe nasıl yön verirdi? Sadaret Kethüdası Kimdir? Tarihin Gölgelerinde Yükselen Bir Bürokrat Osmanlı’da sadaret kethüdası, devletin ikinci adamı sayılan sadrazamın en yakın yardımcısı, en güvendiği akıl danışmanı ve icraat ortağıydı. Görevi, bugünkü anlamda bir “başbakan yardımcısı” ya da “kabine koordinatörü” gibiydi. Divan-ı Hümayun’un kararlarını uygulamaya koymak, eyaletlerden gelen raporları değerlendirmek,…
Yorum BırakNakliyeci Belgesi Nasıl Alınır? Kalbini İşine Koyanlar İçin Saha Rehberi Bir evin kalbi kolilere sığmaz; ama o kalbi güvenle yeni adresine taşımak, iyi planlanmış bir nakliyat operasyonunun işidir. İlk kez ekibimle sabaha karşı bir taşımaya gittiğimde, müşterinin “Eşyalar değil, anılar gidiyor” demesi çok şey anlatmıştı. İşte bu yüzden “nakliyeci belgesi” yalnızca bir kâğıt değil; güvenin, düzenin ve profesyonelliğin ta kendisi. Peki bu belgeyi (özellikle ev–ofis taşımaları için K3 yetki belgesini) nasıl alırız? Gel, dostane ama detaylı bir yolculuk yapalım. Nakliyeci (K3) Belgesi Nedir, Kime Gerekir? Gündelik dilde “nakliyeci belgesi” denince çoğunlukla K3 yetki belgesi kastedilir. K3; yurtiçi ev ve büro…
Yorum BırakGeçmişle Hesaplaşmak Ne Demek? Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü Üzerine Pedagojik Bir Bakış Bir eğitimci olarak her dersin, her öğrencinin ve her deneyimin insanda bıraktığı izleri gözlemlemeye çalışırım. Öğrenme yalnızca bilgi edinme süreci değildir; aynı zamanda geçmişle yüzleşme, yanlışları fark etme ve kendini yeniden inşa etme yolculuğudur. Geçmişle hesaplaşmak dediğimiz şey, bireyin hem bilişsel hem de duygusal düzlemde geçmiş deneyimleriyle barışarak kendini dönüştürmesidir. Bu kavram yalnızca kişisel bir farkındalık süreci değil, aynı zamanda toplumların kolektif bilincinin de temelini oluşturur. Geçmişle Hesaplaşmak: Öğrenmenin En Derin Aşaması Pedagojik açıdan geçmişle hesaplaşmak, “öğrenmenin yeniden yapılandırılması” anlamına gelir. Öğrenci, geçmişte edindiği yanlış inançları, önyargıları veya hatalı…
Yorum BırakErozyon: Edebiyatın Derinliklerinde Toprağın ve Zihnin Aşındığı Bir Yolculuk Kelimenin Gücü: Anlatıların Dönüştürücü Etkisi Bir edebiyatçı olarak, kelimelerin gücüne her zaman inanmışımdır. Her kelime bir dünya taşır, her cümle bir evren yaratır. Edebiyat, insanın iç dünyasını dışa vurduğu, dilin ve anlamın dönüştürücü gücünü keşfettiği bir alan olarak, zamanla şekillenen, katmanlaşan ve derinleşen bir yapıdır. “Erozyon” kelimesi de, bir çevresel olgudan daha fazlasıdır; o, zamanın, hatıraların ve duyguların insan üzerindeki etkisini yansıtan bir metafordur. Erozyon, yalnızca toprakların yavaşça aşındığı bir süreç değil, aynı zamanda insan ruhunun, geçmişin ve olayların zamanla nasıl yok olduğunu, kaybolduğunu veya şekil değiştirdiğini anlatan bir edebi temadır.…
Yorum Bırak