“Zahidem” Türküsü Kime Ait? Efsaneyi Sarsan Bilinçli Bir Sorgulama
Net söyleyeyim: “Zahidem”i otomatik olarak Neşet Ertaş’a yazan, “anonimdir geçelim” diyen ya da romantik bir masal anlatıp kapanış yapan her yaklaşım eksik. Bu türkü, kültürel belleğimizin göbeğinde duran ve belki de yanlış bildiğimiz bir hikâyeyi taşıyor. Gelin, bu defa ezbere değil; veriye, tarihsel bağlama ve kaynak tenkidine dayanarak konuşalım.
İddia 1: Sözlerin Sahibi Aşık Arap Mustafa
Elimizdeki en tutarlı hat, sözlerin Kırşehir/Çiçekdağı yöresinden Aşık Arap Mustafa’ya (1901, Orta Hacı Ahmetli) ait olduğu yönünde. Folklor derlemeleri ve türkü arşivleri, eserin hikâyesini Mustafa–Zahide ekseninde, Kırşehir bağlamında iz sürerek anlatır. Bu çizgi, Mustafa’ya “Arap” lakabının yörede oynanan “Koca Oyunu”ndaki rolden geldiği ayrıntısıyla da desteklenir. :contentReference[oaicite:0]{index=0}
İddia 2: “Zahidem” Anonimdir, Zaten Herkes Söylüyor
“Anonim” demek kolay; ama bilimsel açıdan yetersiz. Evet, halk ürünleri sözlü dolaşımda çeşitlenir; varyantların bulunması normaldir. Ancak varyant, ilk söyleyeni yok saymak anlamına gelmez. Burada asıl iş, rivayetlerle belgeleri ayırmak ve zincirdeki en eski izleri birleştirmektir. Kırşehir bağının baskın çıkması, metindeki yer adları ve yöresel dil izleriyle de uyumlu bir resim kurar; bu da “tamamen sahipsiz” yaklaşımını zayıflatır. (Varyantların ve söz-nüsha farklılıklarının listelendiği sayfalar bunun somut örnekleri.) :contentReference[oaicite:1]{index=1}
Yanlış Anlamanın Kaynağı: Plağa Çalan Kim, Sözü Yazanın Kim Olduğu
Popüler hafıza çoğu kez plağa okuyanı “yazar” sanır. “Zahidem”in geniş kitlelere ulaşmasında Neşet Ertaş’ın belirleyici rolü tartışılmaz; 1970’lerde kayda alıp dolaşıma sokması, türküyü ulusal hafızaya çiviledi. Ancak bu durum, söz yazarlığını otomatik olarak ona vermiyor. Nitekim konuya dair yazılar, Ertaş’ın eseri derleyip düzenleyerek plağa aldığını anlatır. :contentReference[oaicite:2]{index=2}
Daha Da Karışık Bir Katman: Dijital Platformların “Besteci/Yazar” Etiketleri
Bir kısım söz siteleri ve lisans veri tabanlarında eser “yazar/besteci” hanesine Neşet Ertaş (hatta kimi yerde “Mustafa Öztürk”) kaydedilebiliyor. Dijital kataloglardaki bu tür kayıtlar, çoğu zaman eseri icra eden, düzenleyen ya da hak sahibi firma bilgileriyle karışıyor ve “söz sahibi” algısını çarpıtıyor. Bu nedenle çevrimiçi meta verileri tek başına kanıt saymak metodolojik hata olur. :contentReference[oaicite:3]{index=3}
Rivayet, Derleme, Kanıt Zinciri: Ne Kadar Bilimseliz?
Hikâyeyi taşıyan damar ağırlıkla sözlü. Farklı derleyiciler, köy tanıkları ve ikincil kaynaklar bir mozaiğe işaret ediyor. Mesela bazı metinlerde, Zahide’ye yakın kişilerin şahitliğine dayanan dizelerin 1970’ler civarında derlendiği yazılı; bu da anlatının olaydan sonra kayıt altına alındığı anlamına gelir. Sözlü tanıklık değerlidir ama eleştirel süzgeç olmadan “kesin belge” olmaz. :contentReference[oaicite:4]{index=4}
Zayıf Noktalar ve Tartışmalı Başlıklar
- Birincil Belge Eksikliği: Aşık Arap Mustafa’nın el yazması, imzalı nüsha vb. birincil doküman yok; anlatı derlemeler ve yöre tanıklıklarıyla yürüyor.
- Varyantların Bolluğu: Dize ve söz dizilişi farkları, eserin sözlü dolaşımda yaşadığını gösteriyor; bu durum, “tek ve kesin metin” beklentisini karşılamıyor.
- Kayıt Endüstrisinin Gölgesi: Plak/label metadatası ile söz yazarlığının karışması, kitle algısını hâlâ saptırıyor (özellikle dijital aramalarda).
- Yerelle Evrenselin Gerilimi: Kırşehir/Çiçekdağı referansları güçlü; ama türkünün ulusal dolaşıma girmesi, “yöre-üstü” bir anonimlik havası yaratmış durumda.
Bilimsel Lensle Yol Haritası: Kanıtları Nasıl Tartmalıyız?
- Kronoloji Kur: Olay–şiir–derleme–plak sıralamasını netleştir. Ertaş’ın 1970’lerdeki kaydı, sözlerin öncesine dair “sahiplik” iddiası değildir. :contentReference[oaicite:5]{index=5}
- Kaynak Eleştirisi Yap: Blog/portallar, derlemeci notları ve arşiv sayfalarını ayır. Yöre bilgisini tekrarlayan siteler ile özgün alan çalışmalarını karıştırma. :contentReference[oaicite:6]{index=6}
- Metin-İç İpuçları: Yer adları ve yöresel söyleyişler, Kırşehir bağını güçlendirir; ancak tek başına nihai kanıt değildir. :contentReference[oaicite:7]{index=7}
- Dijital Metadata’yı Doğru Oku: “Writer/Composer” alanlarını ICAP/label uygulamalarıyla karşılaştır; söz–derleme–icra ayrımını koru. :contentReference[oaicite:8]{index=8}
Provokatif Sorular: Eseri Kimin “Sesi” Yapıyor?
- Bir türküyü milyonlara ulaştıran yorumcu mu “sahip”, yoksa sözü ilk söyleyen mi?
- Sözlü kültürde “anonim” etiketi, kolaycılık mı yoksa gerekli bir şemsiye mi?
- Dijital platformlardaki “yazar/besteci” hanesi, halk edebiyatında ne kadar anlamlı?
- Varyantlar, eserin gücünü mü gösterir, yoksa tarihî kaydın bulanıklaştığını mı?
Sonuç: “Zahidem”i Doğru Yere Koymak
Bugün ulaştığımız tablo, sözlerin çekirdeğinin Kırşehir/Çiçekdağı hattında Aşık Arap Mustafa’ya dayandığını; popüler hafızadaki “Neşet Ertaş yazdı” algısının ise kayda/derlemeye ilişkin bir yanılgı olduğunu gösteriyor. Eldeki kanıtlar kusursuz değil; sözlü kültürde asla olmayacaklar da. Fakat kaynak tenkidiyle ilerlediğimizde, “Zahidem”in hem bir bireyin yakıcı tecrübesi hem de bir yörenin ortak hafızası olarak anlamlandığını görüyoruz. İyi haber: Bu türkü kime “ait” tartışmasını, kimin söylediğinden çok hangi tanıklıkların daha tutarlı olduğuna bakarak daha sağlam zeminde sürdürebiliriz. :contentReference[oaicite:9]{index=9}
::contentReference[oaicite:10]{index=10}